MUHAMMED KUDSÎ EL-BOZKIRÎ (HOCA MEMİŞ EFENDİ)

A+ A- 

MUHAMMED KUDSÎ EL-BOZKIRÎ (HOCA MEMİŞ EFENDİ)

MUHAMMED KUDSÎ EL-BOZKIRÎ (HOCA MEMİŞ EFENDİ)

Eseri büyük bir zevkle okudum.Eserin ilk bölümünde Tasavvuf ve Medrese Eğitimi,Tarikatların Anadolu girişi,kurumsallaşması,eğitim esasları v.b. konu başlıklarından oluşmaktadır.
Diğer dört ayrı bölümde ise,Hoca Memiş Efendinin hayatı,ders aldığı Hocaları,yetiştirdiği Öğrencileri,ahlaki özelliği,Torunlarının eğitim hizmetlerinden oluşmaktadır.
Eserde Tasavvufun tanımı şu şekilde yapılmıştır.Tasavvuf; züht. güzel ahlak, kalp temizliği, nefisle mücadele, istikamette olup Kur'an ve Sünnete uymak. Allah'a tam teslimiyet, ihsan mertebesi ve ihlâs ile hareket etmek, İslam'ın ruh hayatı, batini bir ilim ve ledün ilmi şeklinde tarif edilmektedir.
Tasavvuf, nefsin iyi ve kötü durumlarından bahsedip nefsin kötü hallerden temizlenmesi (tezkiye-i nefs) ve iyi hallerle süslenmesi (tezhib-i ahlak) yollarını gösterip Allah'a ulaşma (seyr ve vuslat) O'na kavuşma durumunu tarif eden bir ilimdir.
Tasavvuf insanı Allah'a, Allah'ı da insana sevdirme sanatıdır denilerek özlü olarak tanımlanmıştır.
Hoca Memiş Efendi Osmanlı Devleti sınırları içerisinde Konya Bozkır-Seydişehir bölgelerinde yaşamıştır.Miladi 1784 yılında Bozkır’ın Aliçerçi köyünde dünyaya gelmiştir.Osmanlı Sultanlarından,1.Abdülhamit,III.selim,IV.Mustafa ve II.Mahmut dönemlerine şahitlik etmiştir.
Memiş Efendinin yaşadığı dönemde Bozkır Yöresi,Hadim gibi İlim irfan yuvası konumundadır.O dönemde Bozkır başta olmak üzere,Karaardıç,Karacahisar,Hocaköy,Meyre,Erdoğan köyleri ile şimdi Akören İlçemize bağlı olan Avdan beldesin de olmak üzere yedi tane faal Medresenin olduğu belirtilmektedir.
Memiş Efendinin tesbit edilen Hocaları;İbrahim el-Bozkırî el- karacahisari,Muhammed bin İbrahim el- Bozkırî el- karacahisarî,Hadim Müftüsü Seyyid Ahmet el-Hadimî,Muhammede Şükrü el-Burhanzade el- Alai,İsmail bin Halil ibn İsmail et-Tarhalavî,Ödemişli Hasan Kutsi Efendi,Mevlana Halid-i Bağdadîdir.
Döneminin tanınmış alimlerinden aldığı bilgi ve birikimi yetiştirdiği Öğrencilerine aktarmış,o dönemde bulunduğu yerleri ilim irfan merkezine çevirmiştir.Bu sayede çok kaliteli öğrencilerin yetişmesine vesile olmuştur.
Hoca Memiş Efendi“Vücudunu çürüten er olamaz” diyerek bulunduğu Manevi konum hakkında gayet net bilgiler aktarmıştır.Eserde;
“Keramet eseri olarak, her kim dünya sıkıntıları ve darlıkları yönünden muzdarip olarak onun meclislerine gelmiş olsa, hemen her türlü ferahlığa kavuşur, büyük bir genişlik hissederdi. Eğer kendisinde dünya muhabbeti var idiyse, derhal yok olur,geçim ve iç sıkıntılarından kurtulduğu aktarılmaktadır.
Gariblere. yetimlere, miskinlere çok merhamet eden bir zat olduğu, Cömertlikte ve eli bollukta zamanın en önde olanı olduğu ifade edilmiştir. Dünyaya ve içindekilere iltifat göstermediği için. sureta fakir olmasına rağmen, fakirlere ve yetimlere pek çok ihsanlarda bulunurdu.Aşikare dünya yönünden hiçbir şeye alaka göstermez, geçim için herhangi bir sebebe baş vurmazdı. Manevi zuhuratla manevi zenginlik sahibi idi. İç ve dışta elbise ve nafakasını kendi üzerine almış olduğu 20 kişiyi aşkın bir topluluğu vardı.
Defalarca, hatta sayılmayacak şekilde, evinde misafirleri olurdu. Taşlık bir köyde otururken ve hiçbir maddi geliri yokken hepsini de doyurur ve içirirdi. Aynı zamanda giyimlerini de üzerine alırdı.
Herkesi dünya sevgisinden meneder, Allahü Teala'nın sevgisini tavsiye ederdi. «Rızık için üzülüp ızdırap çeken kimse insan defteri dışındadır.» dediği aktarılmıştır.
Tevekkül anlayışı; Yüksek meclislerinde âlimlerden bir mürid, 25 sene sefalet çektiğinden dolayı, köylere Ramazan imamlığı için çıkardı. Ona:
-Tam bir alaka ile cerre (para toplamaya) çıkma! Yanında olanla kanaat et! Allahü Zülcelal'e tevekkül et! Eğer geçmiş senenin gelirlerinden az olursa, eksiğini ben tamamlayacağım, buyurdu ki. o zat da cerre çıkmadan vazgeçerek mevcutla kanaat etmek suretiyle zenginlerden oldu. Bahs olunan zat sonradan; "Senelerce sefalet çektim. Geçim darlığım vardı. Bir mal sahibi de olamadım. Şimdi ise, Allah'a ham dolsun hem sefaletten kurtuldum, hem de mal sahibi olarak zengin oldum." diyerek devamlı bir şekilde şükrederdi.
Memiş Efendi her zaman Allah'ın emirlerini ve yasaklarını halka bildirmeye çalışırdı. Dini uğrunda canını feda etmekten çekinmezdi. İslâm’a uymada çok titizlik gösterirler ve;
-Bir kişinin İslâm da, ne kadar noksanı varsa bir o kadar da tarikatta noksanı olur! derlerdi.
Tarikatla İslâm’ı bir olarak bilirlerdi. Herhangi bir mesele hususunda. "İslâm da böyle amma hakikatte ve tarikatte böyle, öyle değil" diyenlere çok kızardı.
Vahdet-i vücûd konusunda; "Her şey O'dur» diyenlerden değiliz. Her şey O'ndandır diyenlerdeniz" diye açıklamalarda bulunduğu aktarılmıştır.
Bizim hicretimiz dünyaya ait değildir,”Bilesiniz ki,Allah’ın dostlarına korku yoktur,onlar üzülmeyeceklerde.Onlar, İman edip de takvaya ermiş olanlardır.Dünya ve âhiret hayatında onlara müjde vardır.Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur.İşte bu büyük kurtuluşun ta kendisidir.”(yunus Sûresi 62,63,64) Âyet-i Kerimelerin anlamını aktardıktan sonra,İlahi emre uyarak 27 Ekim 1852 yılında 71 yaşındayken Hakk’ın rahmetine kavuşmıuştur. Türbesi Seydişehir’e bağlı Çavuş beldesindedir.
Allah(c.c.) , Cümlemize hayatımızı güzel âhlak esaslarına göre yaşayıp kurtuluşa erenlerden olmamızı nasip etsin.Sıhhat ve âfiyetler dilerim.

www.omerlutfiersoz.blogcu.com
ÖMER LÜTFİ ERSÖZ (www.omerlutfiersoz.blogcu.com)  (14.03.2013)



ARA

YOL TARİFİ

MAİL GÖNDER